Öncelikle şunu belirteyim: "Her horoz kendi çöplüğünde öter!" Burası da benim çöplüğüm! Haydi şimdi bir ucundan başlayalım bakalım :)
- Sigara ve alkol kesinlikle kullanmaz. Sigara dumanından kötü derecede etkilenir. (Bakın arkadaşlar. Sigara içmek ya da içmemek kendi tercihiniz. Burada neden sigara içtiğinizi konuşmuyoruz. Sigaranın insan sağlığına verdiği çok ciddi zararlardan ve bunun sonuçlarından bahsediyoruz. Sigarayı içenden değil, sigaradan tiksiniyoruz. Aklınızı kullanın ve kendinize çok büyük bir iyilik yapın: Ya bu merete hiç bulaşmayın ya da nasıl başladıysanız öyle bırakın. Bırakmak istiyorum ama bırakamıyorum diye bir şey yok. Bırakan nasıl bırakıyor?! Bu işi kafanızda bitirin ve bir karar verin. Bir daha da elinize ağzınıza sürmeyin. Bu kadar basit. Yok ben bırakamıyorum, ille de içeceğim, sana ne, sana mı soracağım,... diyenlerdenseniz, sigara içmeyenlere saygı göstereceksiniz, soluduğu havayı kirletmeyeceksiniz. Saygı görmek isteyen önce saygı göstermeyi öğrenecek. Kimseyi rahatsız etmeye hakkınız yok! Biraz empati, lütfen! Kapalı pazar yerleri, park, cami vb. yerlerde ve umumi tuvaletlerinde sigara içmeyin kardeşim. İlle de içecekseniz çıkın açık havada için. Yanınızda tanımadığınız birileri varsa, sigaranızı onların yanında yakmayın! 5-10 metre öteye gidin, ne yapacaksanız orada yapın, lütfen! İzmariti de söndürüp çöpe atın. Trafik ışıklarının çevresi izmarit dolu. Sigaranın kutusunu bile atıyorlar. Bu ne rahatlık, bu nasıl bir mantık! Bu, terbiyesizliğin dik alası! Ayıp, çok ayıp!!!)
- Kuralcıdır. Trafik kurallarına azami ölçüde uymaya gayret eder, uymayanları uyarır, ekstrem durumlarda ihbar eder. (Darılmaca gücenmece yok! Efendi gibi kurallara uyun, kaşınmayın!) 😉
- Bisikletin hayatında önemli bir yeri vardır. Bisiklete atlayıp kafası nereye eserse gezip dolaşmaya bayılır. Bazen hiç hazırlık yapmadan uzun tura çıktığı da vakidir.
- Müzik kulağı denilen şey kendisine bahşedilmiş olabilir. Lisedeki müzik öğretmeni Cuma günleri İstiklal Marşı'nı klavye ile çalarken, blok flüt ile eşlik etmişliği bile vardır. Kendisine güzel ve kaliteli bir klavye aldığından bu yana, yeteneğini hızla geliştirmeye devam ediyor. (ilk defa duyduğu bir parçayı hemen birkaç denemede çalıverirse şaşırmayın) 😀
- Yumurtanın beyazını sevmez. (genelde tam tersi olur ama :) İyice çırpılırsa, omlet, yumurtalı ekmek ve türevleri afiyetle yenir.
- Çocukken pastörize şişe süte alıştığı için kaynamış sütün yanından geçmez, kokusu mideyi bulandırır, hemen topuklar...
- İşkembe çorbasını da kokusunu da sevmez lakin işkembe dolmasına kapımız açıktır. (mutfağı havalandırdıktan sonra tabi ki, işkembenin kaynadığı tencere de oralarda olmamalı :D )
- Balık kokusunda sıkıntı yok. İsterse kışın çatır ayazda evin içi pişmiş balık kokusu ile dolsun, havalandırmaya gerek duymaz. (tabi siz dilerseniz restoranlara paranızı bayılmaya devam edebilirsiniz ;)
- (devamı gelecek... :)))